Kaybolmayan Asırlık İzler: Dak

Dak; güzellik, güç, zarafet, sevinç belki de öfke, korku, gözyaşıydı. Kimi zaman da aşkın simgesiydi. Peki yaşlı kadınların, erkeklerin çoğunlukla ellerinde ve yüzlerinde rastladığımız mavi izlerin hikâyesi neydi?
Güneydoğu’da yapılan bir röportaja baktığımızda Emine Teyze bu mavi izlerin gizemi sorulduğunda şöyle ifade etmiş:
“Bizim zamanda makyaj yoktu, pudra, ruj, nedir bilmezdik. Biz de bu şekilde güzelleşirdik. Çok fazla acı çekerdik ama sonuçta güzel görünecektik.” Yapılan röportajda alınan çoğu cevap güzellik üzerine olsa da içinde acı da vardı. “Gençtik, cahildik, bizim büyüklerimiz okumamıza izin vermezdi. Abimizle, babamızla konuşmaya bile korkardık. Konuşmaya korktuğumuz şeyleri vücudumuzun görünmeyen kısımlarına işlerdik. Aslında bunları yaparken de daha güzel göründüğümüze inanırdık. Sonradan günah olduğunu öğrenmiştik.”

Peki dak nedir?
Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde özellikle kırsal kesimlerde yaşayan ellli yaş üstü kadınlarda, nadiren de erkeklerde görülen mavi renkli, şakak, çene, dudak, el, kol, bacak gibi vücudun çeşitli bölgelerine yapılan kalıcı bir dövmedir. Tarihçesi tam olarak bilinmeyen dak, asırlardır süregelen bir gelenektir. Arap’lara özgü sanılsa da Kürt ve Yezidi’lerde de görülen dak, İslamiyet’ten önceki dönemlere kadar dayanmaktadır. Kültürel etkileşim sayesinde Kuzey Afrika’nın eski halklarından olan Berberiler’den Araplar’a, Arap’lardan da Mezopotamya’ya kadar gelmiştir.
Dakın ham maddesi; kız çocuğu emziren annenin sütü ile tencerenin ya da gaz lambasının isidir. Kız çocuğu emziren annenin sütüyle dakın hem daha kalıcı hem de renginin daha koyu bir hâl aldığı söylenir. Dakkakeler tarafından tencere ya da gaz lambasından alınan ise anne sütü eklenerek bu özel karışım elde edilir. Daha sonra kibrit çöpü yardımıyla dövmenin yapılacağı bölgeye istenilen figür çizilir. Dezenfekte amaçlı iğnenin ucu ısıtılır ve karışımla yapılan desenin üstüne bastırılır. Bu işlem karışımın rengi o bölgede mavi olana kadar devam eder. Eğer büyük bir figür yapılacaksa yedi tane iğne birbirine sıkıca bağlanarak da uygulanır. Verdiği acıyla kimilerinin günlerce yataktan kalkamadığı söylenir. Dak'ın günümüz dövmelerinden farkı ise lazer ile silinemiyor olmasıdır.

Güneş, ay, yıldız, ceylan, taç, şahmeran, tavşan, tarak, kalp, haç gibi sembolik figürler kadınlarda en çok tercih edilen figürler olsa da yapılan çoğunun anlamı dahi bilinmezdi. En sık rastlanan güneş, ay, yıldız, figürlerinin İslamiyet öncesinde yaşayan insanların Tanrı’larının gök ile bağlantılı olduğunun sembolüdür. Dak ile ilgili farklı inanışlar da mevcuttur. Çocuğu olmayan yüzünün üç farklı bölgesine (çene, yanak, burun) nokta yaptırırdı. Yüzünde üç nokta bulunan birine rastlarsanız çocuğunu kaybetmekten korktuğunu anlayabilirsiniz. Tarak deseni yaptıran kadın güzel, alnına taç yaptıran güçlü, ceylan yaptıran kadın da zarif olduğunu gösterir. Kimilerinde anlamsız gibi görünen mavi dak izi de vardır. İnanışa göre ağrıyan bölgeye dak uygulanması ağrıyı dindirmektedir.
İnsan; gün gecenin, kış baharın yerini alırken, ölüm ve doğumun iç içe geçtiğini öğrenince hayatın sırlarını anlamak ve anlatabilmek için henüz yazıyı bilmiyordu: çizdi. Bedenlerindeki törenin ve inancın bu çizgileri zamanla karıştı ve bugüne geldi, binlerce yıl öncesinden sırlar ve hikâyeler saklayarak.
Kaynakça
1-https://www.youtube.com/watch?v=xWzODvSZRmQ
2-https://www.youtube.com/watch?v=8yJ54-tn5wc
3-https://www.youtube.com/watch?v=jsusOwtgJT
4-Ezel UGURLU ve Necmettin