
Sizlere Selçuk Üniversitesi'nde, Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümüne başladığımda ilk defa duyduğum bir şeyi anlatmak istiyorum; "atalet". "O da neymiş, adalet olmasın?", "Yanlış telaffuz ettin ya da yanlış yazdın sanırım." diyeceğinizi duyar gibiyim. Hayır, "adalet" değil "atalet". Doğru duydunuz. Ben de ilk duyduğumda şaşırmıştım. Derste hocamızdan dinleyince ve birkaç önerdiği kitabı okuyunca öğrendiğim bir konu oldu. Bu konu hakkında edindiğim bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü çoğumuz ataleti duymadığımız gibi ataletli bir insan olsak bile bunun farkında değiliz. İlk duyduğum zamanlarda ve çevremdeki kişilerin anlattıklarını dinleyince "Ben de ataletli biri miyim, bu kişi de ataletli biri mi?" diye kendi kendime düşünmeye başladım. Atalet, "atıl" kelimesinden gelmektedir. Atıl; eylemsizlik hâli, eylem yeteneğinde zayıflık demektir. Bir nevi tükenmişliğe yakalanmış insanların hayatı diyebiliriz. Atalet, hedefe ya da amaca yönelik harekete geçememektir. Ataletli kişi harekete geçse neler olacağını bilir, sonucu görür fakat bir türlü harekete geçemez. Bu isteksizlik sabah kalkınca; "Canım bir şey yapmak istemiyor, bütün gün uyumak istiyorum." demekle bir anda olan bir durum değildir, korkmayın. Ancak zamanla tekrarlanarak oluşabilecek bir durumdur. Herkes zaman zaman bu ruh hâlinde olabilir. Bu durum zamanla beynimizin içindeki olumsuz düşüncelerin, bedenimizi ele geçiren bir ruh hâline dönüşür. Ataleti etkileyen faktörler ise şunlardır; - Kişinin hiçbir hedefe ulaşma amacının olmaması, - Hedeflerinin öncelik sırasını bilmiyor olması, - Gerekli maddiyatın olmaması, - Mizacın tembellik, kötümserlik, olumsuzluğa daha yatkın olması, - Bir iş için çabalayıp sürekli "olmuyor, yapamıyorum." diyerek, öğrenilmiş çaresizliğin ortaya çıkması, - Mükemmelliyetçi olup, "Beğenmedim tekrar yapayım." derken geçen zaman diliminde ilk baştaki heveslerin kırılması, - Yapılan işte kendine inanmayarak, etik dışı bulduğu hâlde zorla yapıyorken oluşan değerler çatışmasından, - Kişinin başardığı işte kendini üstün görüp "Başarıyorum, çünkü bu işin en iyisini ben yaparım." düşüncesiyle oluşan rehavetle çıkan egoyla ataletli olma hâli meydana çıkar. Bu ruh halindeki kişiler, her durumu /olayı kendini atalete düşürecek şekilde yorumlarlar. Bu ruh halinden kurtulmak için öncelikle bunu yaşadığınızın farkında olmasınız. Ertelemekten, üşenmekten vazgeçmelisiniz. Kendiniz için hedefler belirleyip, kapsamlı olarak düşünmelisiniz. Mükemmel olmaya çalışmamalısınız. Kendinizi, belirlediğiniz hedefler için motive etmelisiniz. Hatta psikolojik destek almak, bu ruh hâlinin son bulmasını daha kolay sağlayacaktır. Unutmayın, başarmak sizin elinizde. Çevrenizdekilere bakıp "Millet dört ayak üstüne düşüyor, benim istediğim hiçbir şey olmuyor." demek yerine siz de harekete geçin. Ann Landers, "Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi; biri oturmak, diğeri düşünmek için. Başarımız hangisini daha çok kullanacağımıza bağlı." demiş. Hâlâ oturmaya devam mı, yoksa düşünecek misiniz? Tercih sizin...